Distopya edebiyatının özellikle son 50 yıl içinde hızla geliştiğini ve dünya edebiyatında kendine sağlam bir yer edindiğini söyleyebiliriz. Distopya edebiyatını evrelere ayırmak da mümkün.
Dönemlere göre bu edebiyatın gelişimine göz atalım.
1930-1960, Devlet korkusu
Esin kaynağı: II. Dünya Savaşı, komünizm, faşizm
Distopik özellikler: Hükümetlerin kontrolü, özgürlüğün kaybedilmesi
- Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley (1932)
- Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell (1949)
- Fahrenheit 451, Ray Bradbury (1950)
- Otomatik Portakal, Anthony Burgess (1962)
İkinci Dalga: Bedenle ilgili kaygılar
Esin kaynağı: Çevre sorunları, Soğuk Savaş, kimlik politikaları
Distopik özellikler: Devlete güvensizlik, insan bedeniyle ilgili kaygıların artması
- The Handmaid’s Tale, Margaret Atwood (1985) (Bu kitap, “Damızlık Kızın Öyküsü” olarak çevrildi Türkçeye, ama şu anda baskısı bulunamıyor.)
- V for Vendetta, Alan Moore, David Lloyd (1988)
- The Children of Men, P. D. James (1992)
- Beni Asla Bırakma, Kazuo Ishiguro (2005)
Genç Yetişkin Patlaması: Romantizm
Esin kaynağı: Popüler kültürün monotonluğu, terör olayları
Distopik özellikler: Romantizm, güçlü kadın kahramanlar, anti-konformist
- Çirkinler, Scott Westerfeld (2005)
- Açlık Oyunları, Suzanne Collins (2008)
- Eşleşme, Ally Condie (2010)
- Uyumsuz, Veronica Roth (2011)