Hoşgörü bir doğal haktır

Milton ve John Locke'tan sonra, XVIII. yüzyılaıla varıldığında, ülke yönetimine yeniden hoşgörüyü yerleştirmek amacıyla, tarihin hoşgörü fermanlarını kendilerine borçlu olduğu XVI. yüzyıldaki Fransa kralı IV. Henri, Alman imparatoru II. Rudolf gibi siyaset adamlarının düşünceleriyle bağlantıyı kuranın Voltaire olduğunu görürüz. 

"Hoşgörü bir doğal haktır
Hoşgörü Üzerine İnceleme Avrupalı düşünce tarihinde çok önemli bir dönemeci gösterir. Voltaire'in Protestan Calas ailesini desteklemek üzere tavır koyduğu sırada yazdığı bu kitap, John Locke'un Hoşgörü konusunda mektup adlı yapıtından sonra gelen ve ona koşut olan bir tutumla bağnazlığı geniş bir okur kitlesi önünde kınamış ve o kitleye vicdan özgürlüğünün değiştirilemez ve geri alınamaz bir hak olduğu düşüncesini tanıtmıştır.

Doğal hak, tüm insanlara doğanın gösterdiği haktır. Çocuğunuzu yetiştirdiniz, o size, babası
niteliğinizle saygı, kendisine iyilik etmiş kişi niteliğinizle minnet besleyecektir. Kendi ellerinizle ekip biçtiğiniz toprağın ürünlerini derlemeye hakkınız vardır. Bir söz vermiş ve almış bulunuyorsunuz, o söz tutulacaktır. İnsan hukuku, her ne olursa olsun, yalnızca bu doğa hukukuna dayanacaktır ve asıl ilke, her iki hukukun da temel ilkesi, topraktadır: "Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma." Oysa bu ilkeye göre, bir insanın nasıl olup da şöyle diyebildiğini anlamak kolay değil: "Kendinin inanmadığın, fakat benim inandığım şeye inanacaksın yoksa mahvolursun." Portekiz'de, İspanya'da, Goa'da bunu söylüyorlar. Başka birkaç ülkede de şunu söylemekle yetiniyorlar: "İnan, yoksa senden nefret ederim; inan yoksa sana elimden gelen tüm kötülüğü yaparım, pis ucube, sen benim dinimden değilsin, o halde sen dinsizsin; elbette komşuların, kentin, eyaletin senden nefret edecek." Böyle davranmak insan hukukuna uygun bir şey olmuş olsaydı, Japonun Çinliden nefret etmesi, Çinlinin Siyamlıdan tiksinmesi, Siyamlının Ganjlıları kovalaması, onların Hinduslularm peşine düşmeleri, Moğolların ellerine geçirdikleri herhangi bir Malabarlının ciğerini sökmeleri, Malabarlımn İranlıyı boğazlaması, onun da Türkleri kılıçtan geçirmesi gerekirdi. Hepsi bir olup kendileri de uzun zaman birbirlerini yemiş olan Hıristiyanların üstüne atılırlardı. Görülüyor ki, hoşgörüsüzlüğün hukuku vahşi ve saçmadır. Kaplanların hukukudur, ondan daha korkunçtur, çünkü kaplanlar ancak karınlarını doyurmak için öldürürler, halbuki bizler birbirimizi ak kâğıda çizili bir şeyler uğruna yok etmişizdir."

Voltaire, Hoşgörü Üzerine inceleme, Cenevre, 1763, böl. VI, s. 59, 60. 157  ["Klasik Siyasî Felsefe Metinleri | B. Kriegel, çev. Z. İlkgelen | İletişim Y.]

Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Daha yeni Daha eski