Akılcı bir perspektif içinde doğruyu
bir yargılar sisteminin çelişmemesi olarak tanımlayabiliriz. Bu tanım, hem
"biçimsel" denen doğruya, hem "deneysel" doğruya uygun
düşer.
a) Biçimsel doğru
Aşağıdaki kıyası göz önüne alalım:
Büyük öncül: Bütün insanlar namusludur.
Küçük
öncül: Bay Dupont bir insandır.
Sonuç : O
halde Bay Dupont namusludur.
"Bay Dupont namusludur"
sonucu, mantıksal açıdan düzgündür. O, öncüllerle çelişki içinde değildir.
Sonuç, büyük öncüle özdeştir, çünkü küçük öncül bana Bütün insanlar
(namusludur) ifadesi yerine Bay Dupont ifadesini geçirme hakkını vermektedir.
(Çünkü Bay Dupont "insanlar" sınıfı içine girmektedir).
"Bay Dupont namusludur"
sonucu öncüllerden ötürü biçimsel olarak doğrudur, çünkü bu sonuç öncüllerin
aynıdır, öncüllerle aynı şeyi söylemektedir, çünkü "totolojik"tir. Ancak
öncüllerin kendileri gibi sonuç da içerik bakımından yanlış olabilir. Bay
Dupont'un namuslu olmaması mümkündür, çünkü bütün insanların namuslu oldukları
hiç şüphesiz yanlıştır. O halde biçimsel doğru, gerçeği bilmez; o sadece zihnin
kendi kurallarına uygun
olandır. Biçimsel doğrunun başarı kazandığı alan, matematiktir. Örneğin, bir üçgenin açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu söylemekteyim. Bu doğru mudur, yanlış mı? Eğer Euklides'in postülalarını kabul ediyorsam, doğrudur (çelişik değildir), ama eu- klidesçi olmayan bir aksiyomatiği kabul etme kararı verirsem, yanlıştır (çelişik).
olandır. Biçimsel doğrunun başarı kazandığı alan, matematiktir. Örneğin, bir üçgenin açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu söylemekteyim. Bu doğru mudur, yanlış mı? Eğer Euklides'in postülalarını kabul ediyorsam, doğrudur (çelişik değildir), ama eu- klidesçi olmayan bir aksiyomatiği kabul etme kararı verirsem, yanlıştır (çelişik).
b)
Deneysel doğru
"Şu anda yağmur yağıyor"
şeklinde bir önerme sadece biçim bakımından değil, içerik bakımından, deneysel
olarak doğru olduğu iddiasındadır. O, gerçeğe ilişkin bir iddiadır. Ancak
burada da doğrunun ölçütünün, yargılarımın çelişmemesi olduğu, maddi bir veri
üzerine beyanlarımın uygunluk ve özdeşliği olduğunu göstermek kolaydır.
"Yağmur yağıyor" demekteyim, çünkü işimle meşgul olurken su
damlalarının penceremin camına vurduğunu duymaktayım. Bu tekil yargı, ancak
doğru olduğu ortaya konduğunda, başka deyişle şu anda farklı deneysel
durumlarda gerçek hakkında ortaya atabileceğim çeşitli yargılara ters
düşmediği takdirde doğru olarak göz önüne alınabilir. Örneğin, pencereye
giderim, yağmurun yağdığını görürüm ve aşağıda yolun ıslanmış olduğunu
saptarım. Bütün bu yargılar, yani "Su damlalarını duyuyorum",
"Yağmuru görüyorum", "Yol ıslaktır", birbiriyle
çelişmemektedir. O halde yağmurun yağdığı doğrulanmıştır.
Ancak tam, kesin bir doğrulama mümkün
müdür? Kesin bir doğruyu keşfetme gücüne sahip miyiz? Gerçekten kuramsal
ölçütleri belirlemek yetmez, aynı zamanda onların pratikte uygulanıp
uygulanmadıklarını bilmek gerekir. Acaba erişilebilir tek bir doğru var mıdır?
Şüphecilik, bu soruya olumsuz yönde cevap verir.