11. SINIF FELSEFE DERSİ 2025 I. DÖNEM I. ORTAK YAZILI ÇALIŞMA NOTLARI


1. Felsefenin Doğuşu ve Düşünsel Ortam

Felsefe, MÖ 6. yüzyılda Batı Anadolu'nun kıyı bölgesi olan İyonya'da (Milet)** sistemli bir düşünce faaliyeti hâline gelmiştir. Bu düşünsel atılım, doğaüstü güçlere dayalı mitolojik (mitos) açıklamalardan akla dayalı (logos) açıklamalara doğru bir geçişi ifade eder.

Video özet:



Podcast özet (I. Yazılı için)




Farklı Medeniyetlerin Etkileri:

Felsefenin ortaya çıkışı ani bir olay olmayıp, Mısır, Babil, Hint, Çin ve Mezopotamya gibi birçok uygarlığın bilgi birikiminden faydalanmıştır.


Anadolu'da Yaşayan Önemli Filozoflar:

Bu dönemde Anadolu'da yaşamış önemli düşünürler, felsefenin doğuş ve gelişiminde kilit rol oynamıştır. Bunlardan bazıları:

  • Thales** (Milet/Aydın)
  • Herakleitos** (Efes/İzmir)
  • Anaksimandros** ve **Anaksimenes** (Milet/Aydın)
  • Aristoteles** (Asos/Çanakkale'de yaşamıştır
  • Diogenes** (Sinope/Sinop)
  • Epiktetos** (Hierapolis/Denizli)


MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl felsefesi, sorgulanan temel konulara göre üç ana bölüme ayrılabilir:

A. Doğa Felsefesi (İlk Dönem: MÖ 6. Yüzyıl)

Bu dönemde felsefe, doğa üzerine yapılan sorgulamalarla başlar ve temel sorun, görünüşteki çokluğun arkasındaki değişmeden kalan birliği, yani İlk Neden (Arkhe) nedir, sorusuna cevap aramaktır.



 B. İnsan Felsefesi (Orta Dönem: MÖ 5. Yüzyıl)

Felsefenin ilgi alanı, Atina'nın siyasi ve kültürel ihtişamı döneminde (MÖ 5. yüzyıl) doğadan **insan doğasına ve etik-siyasi değerlere** kaymıştır.

Sofistler (Protagoras, Gorgias, vb.):Ücret karşılığı ders veren gezgin öğretmenlerdi. Bilgide ve ahlakta görecelik (rölativizm) anlayışını savundular.

Protagoras: 
En meşhur sözü **"İnsan her şeyin ölçüsüdür"** (bilginin doğruluğunun ve değerlerin bireylere göre değiştiği anlamına gelir).

Sokrates:
Felsefenin merkezini insana çevirerek "Kendini tanı!" çağrısını yaptı. Böylece Sokrates'le birlikte felsefenin odağı doğadan insana, dolayısıyla, bilgi, etik, politika, sanat gibi alanlara yönelmiş oldu.

Yöntemi:
Mutlak gerçeğe ulaşmak için ironi  ve maieutike (doğurtma) yöntemini kullanır; muhatabın bilgisinin yanlış olduğunu fark etmesini sağlar.

 Ahlak:
Bilgi erdemdir; kimse bilerek kötülük yapmaz, çünkü kötülük bilgisizlikten kaynaklanır.


C. Sistematik Felsefe (Platon ve Aristoteles)

Bu iki büyük filozof, Antik Yunan düşüncesini zirveye taşımış ve felsefi sistemleri kurmuşlardır.


PLATON

Platon’un bilgi anlayışı 

  • Gerçek bilgi (episteme) ideaların bilgisidir.
  • Duyular yalnızca değişen görünüşleri verir; bu yüzden kesin bilgi veremez.
  • Bilgi akılla kavranır.
  • İnsan, aklı sayesinde değişmez ve mükemmel olan ideaları kavrar.
  • Doğuştan bilgi (anımsama/hatırlama – anamnesis).
  • Ruh, bedene gelmeden önce ideaları görmüştür; öğrenmek aslında hatırlamaktır.
  • Doxa–Episteme ayrımı.
  • Doxa: Duyulara dayanan sanı, kesin olmayan bilgi.
  • Episteme: İdealara dayanan kesin ve değişmez bilgi.
Platon'un Devlet'i:

  • Platon ideal devleti üç sınıfa ayırır:
  • Filozof Krallar (yönetici sınıf)
  • Koruyucular (askerler)
  • Üreticiler (çiftçi, zanaatkâr, tüccar)
  • Her sınıf, kendi işini en iyi şekilde yaparsa devlette adalet sağlanır.
Platon’a göre devleti neden filozoflar yönetmeli?
  • Gerçek bilgiyi (ideaları) yalnız filozoflar bilir.
  • Duyularla değil, akılla kavranan değişmez “iyi ideası”nı anlayabilenler filozoftur.
  • Yönetim ise “iyi’nin bilgisi”ni gerektirir.
  • Kişisel çıkar değil, hakikat peşindedirler.
  • Filozof, güç veya zenginlik için değil, hakikati aradığı için daha tarafsız ve adil olur.
  • En yüksek erdeme (bilgeliğe) sahiptirler.
  • Yönetici erdemi bilgeliktir; bu da yalnız filozoflarda bulunur.
  • Eğitimleri uzun ve zorludur.
  • Platon’un ideal eğitim sisteminde filozof yöneticiler yıllarca matematik, diyalektik ve ahlak eğitimi alır; bu da onları en donanımlı yönetici yapar.


ARİSTOTELES

Aristoteles’in, Platon’un bilgi–varlık anlayışına itirazları 

  • İdeaların ayrı bir dünyada var olmasına karşı çıkar.
  • Gerçek varlıkların bu dünyada olduğunu, ayrı bir “idea âlemi”nin gereksiz olduğunu savunur.
  • Form–madde ayrımının yapay olduğunu düşünür.
  • Şeylerin özü (form) onlardan bağımsız değildir; her varlık “madde + form”dan oluşur.
  • Bilginin kaynağı duyusal deneyimdir.
  • Platon gibi doğuştan idealar olduğunu kabul etmez; bilgi deneyimden tümevarımla oluşur.
  • İdea–görünüş ikiliğini reddeder.
  • Asıl gerçeklik, duyulur dünyanın içindedir; “gerçek” ile “görünüş” birbirinden kopuk değildir.

Aristoteles'in 4 Nedeni

Aristoteles’in dört neden teorisi, bir şeyin neden ortaya çıktığını dört farklı açıdan açıklamaya çalışır. Bir heykel örneği üzerinden çok kısa özet:

Maddî neden (hyle):
Heykelin yapıldığı malzeme → mermer, bronz vb.

Formel neden (eidos):
Heykelin biçimi, tasarımı → bir insan figürü olması, yüz hatları, duruşu.

Fail neden (aitia kinētikē):
Heykeli yapan kişi veya etken → heykeltıraş.

Ereksel neden (telos):
Heykelin amacı → bir kişiyi onurlandırmak, süslemek, ibadet için kullanmak vb.

Aristoteles’e göre bir şeyi tam olarak anlamak için bu dört nedeni birlikte bilmek gerekir.

Aristoteles'in ahlak anlayışı

  • Eudaimonia (mutluluk/iyi yaşam) amaçtır.
  • Ahlakın hedefi haz değil, insanın kendi doğal yetkinliğini gerçekleştirerek iyi yaşamasıdır.
  • Erdem (aretê) ikiye ayrılır:
  • Düşünce erdemleri: Bilgelik, akıl yürütme.
  • Karakter erdemleri: Cesaret, ölçülülük, cömertlik vb.
  • Erdem “orta”yı bulmaktır (mesotes).
  • Aşırılık ile eksiklik arasında akıllıca seçilen doğru ölçü:
  • Cesaret = aşırılık (deli cesareti) ile eksiklik (korkaklık) arasında.
  • Alışkanlık önemlidir.
  • Erdem doğuştan değil, doğru eylemleri tekrar ederek kazanılır.
  • Akıl belirleyicidir.
  • Ahlaki eylem, aklın kılavuzluğunda verilen bilinçli bir seçimdir.


3. Helenistik ve Roma Dönemi Akımları (MS 2. Yüzyıla Doğru)

Antik Çağ'ın sonlarına doğru, İskender'in fetihleriyle şehir devletlerinin (polis) önemini yitirmesi ve siyasi karmaşa, felsefenin odağını bireyin iç huzuruna kaydırmıştır. Bu döneme **Helenistik Felsefe** denir.

Epikürcülük (Epiküros): Felsefenin amacı 'mutluluk'tur. Mutluluğa ulaşmanın yolu, ruh dinginliği (ataraksia) bulmak, yani dünyevi hazlardan, korkulardan ve acılardan uzak durmaktır. Gerçek anlamda irade özgürlüğünü savunur.

Stoacılık: Evrende her şeyi düzenleyen bir Tanrı'nın varlığına inanılır. Mutluluk, tanrısal yasalara ve doğaya uygunlukla (kaderci bir yaklaşımla) sağlanır. Kötülük, iyiliğin gerçekleşmesi için bir araçtır. Roma'da, hayatının uzun bir dönemini köle olarak geçirmiş Stoacılardan Epiktetos, irade özgürlüğünü ve değişmeyecek şeyler karşısında tevekkül ve kayıtsızlık göstermeyi vurgulamıştır.

Yeni Platonculuk (Plotinos): Antik Çağ'ın sonlarında ortaya çıkmıştır. Platon ve Aristoteles'in görüşlerini uzlaştırmayı amaçlar. Sudûr (varlığın Tanrı'dan taşması) ve ruhun ölümsüzlüğü gibi görüşleriyle, MS 2. yüzyıldan sonra başlayacak olan Hristiyan ve İslam felsefelerinin temellerini hazırlamıştır.

Bu dönem, felsefenin bilgi, varlık ve değer sorunlarının yanı sıra, bireyin huzurlu bir yaşam sürme yollarını da kapsamına alarak felsefi araştırmaların kapsamını genişletmiştir. MS 2. yüzyıldan itibaren felsefenin dine yönelmesiyle, Batı'da MS 2. Yüzyıl-MS 15. Yüzyıl Felsefesi (Ünite 2) dönemi başlayacaktır.

Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Daha yeni Daha eski