Tektanrılı dinlerde, Tanrı'ya izafe edilen sıfatların sonucu olan herşeyin değiştirilemezcesine belirlenmiş olduğu inancı.
Bu sıfatlar, mutlak güç (Tann'nın gücünün herşeye yetmesi) ve mutlak bilgi (Tanrı'nın herşeyi bilmesi)dir. Buna göre, Tanrı, evreni ve insanlar da dahil olmak üzere, evrendeki herşeyi yaratmıştır; O'nun gücü herşeye yeter ve O, olmuş, olmakta ve olacak olan herşeyi bilir. Bu anlayışta, Tann'mn söz konusu sıfatlarından dolayı, dünya tarihindeki herşeyin O'nun tarafından bilindiği ve belirlendiği düşünülür.
Buna göre, Tanrı benim iyi biri olup, doğru bir yaşam sürmeme karar vermişse eğer, ben iyi bir yaşam süreceğim ve cennete gideceğim demektir; öte yandan, O, benim günâhkâr biri olup, kötü bir yaşam sürmeme karar vermişse eğer, bu, benim kötü biri olup, cehenneme gideceğim anlamına gelir. Herşey, mutlak bir gücü olan doğaüstü tinsel bir varlık tarafından programlanmış, düzenlenmiş olduğu için, insanın söyleyecek ya da yapacak hiçbir şeyi yoktur, dinî tecrübe kanıtı [İng. religious experience argument for the existence of God]. Doğayı konu alan gözlemlerden yola çıkan ilk neden kanıtıyla, düzen ve amaç kanıtından, doğa ya da dış dünya yerine, inanan bir varlık olarak insandan hareket etmek bakımından farklılık gösteren ve inanç sahibi insanın Tanrı'yla ilişki içinde olma, Tanrı'ya yaklaşma, Tanrıyla birleşme, bireysel varlığının tanrısal varlıkta yok olma deneyiminden, insan varlığının yaşadığı vecd hâlinden hareketle, Tanrı’nın varolduğu sonucunu çıkartan kanıt.
İnsan, dinî bir tecrübe geçirebilmek için, daha işin başında inanan biri olmak durumunda olduğu ve karat belli bir inanç derecesinden daha üst düzeydeki başka bir inanç derecesine gittiği için, dinî tecrübe kanıtı aynı zamanda Tanrı'dan yine Tanrı'ya giden bir kanıt' olarak değerlendirilmiştir. Dinî tecrübe, 1 doğrudan doğruya yaşanan, aracısız ve anî bir deneyim, 2 tahlil edilemeyen bir bütün olduğu; 3 öznel bir yaşantıya karşılık gelip, varoluşsal bir içe kapanma, 4 başka bir kimseye anlatılamaz ve aktarılamaz bir şey ve nihayet, 5 kişiye özel bir tecrübe olduğu için, birçok düşünür, bir insanın dinî deneyiminin, o insanın 'din' diye adlandırdığı bir tecrübe geçirmiş olmasından başka hiçbir şeye kanıt teşkil etmeyeceğini savunmuş ve dinî tecrübe kanıtının gerçek anlamda bir Tanrı kanıtı olmadığını ifâde etmiştir,
Bu sıfatlar, mutlak güç (Tann'nın gücünün herşeye yetmesi) ve mutlak bilgi (Tanrı'nın herşeyi bilmesi)dir. Buna göre, Tanrı, evreni ve insanlar da dahil olmak üzere, evrendeki herşeyi yaratmıştır; O'nun gücü herşeye yeter ve O, olmuş, olmakta ve olacak olan herşeyi bilir. Bu anlayışta, Tann'mn söz konusu sıfatlarından dolayı, dünya tarihindeki herşeyin O'nun tarafından bilindiği ve belirlendiği düşünülür.
Buna göre, Tanrı benim iyi biri olup, doğru bir yaşam sürmeme karar vermişse eğer, ben iyi bir yaşam süreceğim ve cennete gideceğim demektir; öte yandan, O, benim günâhkâr biri olup, kötü bir yaşam sürmeme karar vermişse eğer, bu, benim kötü biri olup, cehenneme gideceğim anlamına gelir. Herşey, mutlak bir gücü olan doğaüstü tinsel bir varlık tarafından programlanmış, düzenlenmiş olduğu için, insanın söyleyecek ya da yapacak hiçbir şeyi yoktur, dinî tecrübe kanıtı [İng. religious experience argument for the existence of God]. Doğayı konu alan gözlemlerden yola çıkan ilk neden kanıtıyla, düzen ve amaç kanıtından, doğa ya da dış dünya yerine, inanan bir varlık olarak insandan hareket etmek bakımından farklılık gösteren ve inanç sahibi insanın Tanrı'yla ilişki içinde olma, Tanrı'ya yaklaşma, Tanrıyla birleşme, bireysel varlığının tanrısal varlıkta yok olma deneyiminden, insan varlığının yaşadığı vecd hâlinden hareketle, Tanrı’nın varolduğu sonucunu çıkartan kanıt.
İnsan, dinî bir tecrübe geçirebilmek için, daha işin başında inanan biri olmak durumunda olduğu ve karat belli bir inanç derecesinden daha üst düzeydeki başka bir inanç derecesine gittiği için, dinî tecrübe kanıtı aynı zamanda Tanrı'dan yine Tanrı'ya giden bir kanıt' olarak değerlendirilmiştir. Dinî tecrübe, 1 doğrudan doğruya yaşanan, aracısız ve anî bir deneyim, 2 tahlil edilemeyen bir bütün olduğu; 3 öznel bir yaşantıya karşılık gelip, varoluşsal bir içe kapanma, 4 başka bir kimseye anlatılamaz ve aktarılamaz bir şey ve nihayet, 5 kişiye özel bir tecrübe olduğu için, birçok düşünür, bir insanın dinî deneyiminin, o insanın 'din' diye adlandırdığı bir tecrübe geçirmiş olmasından başka hiçbir şeye kanıt teşkil etmeyeceğini savunmuş ve dinî tecrübe kanıtının gerçek anlamda bir Tanrı kanıtı olmadığını ifâde etmiştir,