-Sokrates, idamla yargılandığı mahkemede nasıl bir savunma yaptı?
-Yoksulluk, AIDS vs. ile karşılaştırıldığında, çevre konusu daha büyük bir kriz midir?
-Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı?
-Doğru kabul ettiğimiz şeylerin temellerini neden sorgulamalıyız?
-Doğa filozoflarının düşünce tarihindeki yeri
-Neden ancak özgür bir insan onurlu bir hayat yaşayabilir?
-Filozoflardan anekdotlar
-Atatürk ve Aydınlanma Felsefesi
-Ülke içindeki yoksulluğa mı, dünyadaki yoksulluğa mı odaklanmak gerekir?
-Yunus Emre şiirlerinden doğru bir hayat yaşamak için ne gibi öğütler alabiliriz?
-Theseus’un Gemisi örneğinden yola çıkarak ‘ben kimim?’ sorusuna verilebilecek yanıtlar
-Tarihin herhangi bir zaman dilimine dönme şansın olsa, hangisini seçerdin?
-Hangi kitaplar senin için zararlıdır? Neden?
-Mutluluğun anlamı nedir?
-İnsan özgür müdür?
Şu kitaplar üzerine inceleme yazısı:
-Şölen (Platon)
-Sokrates’in Savunması (Platon)
-Değişim (Kafka)
-İvan İlyiç’in ölümü (Tolstoy)
-1984 (George Orwell)
Sartre’ın ‘kötü kader’ kavramı üzerine bir inceleme
Varoluşçu Fransız filozof Jean-Paul Sartre’ın ünlü argümanı insanların her yerde ve her zaman tamamıyla özgür olduklarıdır. Ama özgürlüğümüzün bir bedeli vardır: Kararlarımızın mutlak: sorumluluğunu belirsizlik içinde acı çekerek hissederiz. Kötü kader -mauvaise foi- kayıtsız sartsız özgürlüğümüzden kaçmak için kullandığımız bahanedir. Özgürlüğün getirdiği belirsizlikten kaçabilmek için verdiğimiz kararların sorumluluğunu reddederiz. Örneğin, zor bir karar vermemiz gerektiğinde is yerinin, toplumun ya da ailemizin kurallarının ardına saklanırız. Halbuki özgürlüğün omuzlarımıza yüklediği sorumluluktan kaçmak mümkün değildir çünkü bu özgürlük ve sorumluluk bilincimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Kötü kaderle ilgili paradoks, özgürlüğümüzden hem haberdar hem bihaber olmamızdır.
Filozofların şu fikirlerinin tartışıldığı denemeler yazılabilir:
-Bir yerde herkes birbirine benziyorsa, orada hiç kimse yok demektir (Michel Foucault)
-Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır. (Kirkegaard)
-Kadınlar, kendi tasarımlarını yansıtan herhangi bir erkek miti kuramamış oldukları içindir ki hala erkeklerin rüyalarıyla rüya görürler. (Simone de Beauvoir)
-Önemli olan yargılamak değil, anlamaktır. (Spinoza)
-Dil düşüncenin ufkudur. (L. Wittgenstein)
-Yumurta dıştan güçle kırılırsa yaşam son bulur; içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar: Zira sahih dönüşümler hep içten gelir. (İbn-i Rüşd)
Dergilerin son teslim tarihi: 4 Ocak 2019
EMEK VER 100 AL!
